BESMELE
BESMELE

Besmele
Bütün besmelelerin zamanı nerelerde söyleneceğine geçmeden evvel şunları söylemek isteriz.
Bunların bir kısmı :
1-Yalnız söyleyenin kendi işitmesi, başkasının işitmemesi gerekenleri vardır. Yalnız dil oynatmak ve kendi kendine söylemek.
2- Başkasının duyması gerekenleri vardır.
3- Tamamiyle gizli söylenenleri vardır.
4- Besmele Hakk’ın “KÜN!” ol emrinin anahtarıdır.
"BESMELESİZ İŞLERDE HAYIR YOKTUR!“ hadisi şerif.
Yani o işte Hakk’ın izni alınmamıştır.
Düşünülürse besmelesiz başlayan her iş ve harekette Hakk’ı unutmak gizlidir.
Bunun altında da çok ince tehlikeli inkâr saklıdır.
Amma bu “AZİM” denilen müsamaha, Hakk’ın hoş görme hududu içindedir.
Fakat bu da incelerin incesi bir hududdur.
Akla gelip de fiili, hareki ve söze intikal etmiyen düşüncelere verilen isimdir.
“AZİM”. Böyle bilinmelidir.
İslâm dini çok ince bir dindir ve Allah'ın indinde en makbul bir dindir.
Âyet-i Kerime ile Hakk bunu bildirmiştir.
"Besmele", "abdestsiz iken kat'iyen sesli söylenmez."
- Bismillah : Abdestsiz söylenebilir ve kimse duymamalıdır.
İçten söylenecek ve fakat dil oynatılacak sessiz bile olsa dili oynatmak dil ile ikrar demektir.
Abdestli iken sesli duyulacak sûrette söylenir.
"Niçinleri var: Abdestsiz kimse “Nas” dır.
Lâalettayin bir insandır.
İmanı izhar için kendi kendinde gizli insan demektir.
Abdestli insan “MÜ’MİN” dir.
Âdemiyetini izhar ve kendi kendine tasdik için sesli duyulacak sûrette söyler"
Abdest alacağın zaman sesli olarak:
“Euzubillahi mineşşeytaniricim“ suya daha dokunmadan evvel söylenir.
Eller yıkanır, ağıza su verilir.
Sonra tekrar ellere başlarken Bismillah söylenir.
Yâni suya temas ettiği zaman...
Teyemmümde hepsi sessiz ve zihnen bismillah...
Gusülde "sessiz" Euzubillahi menişşeytânirracim Bismillah.
Bu besmele suya hürmeten cesedin söyleyişidir.
Cimâda, başlarken “Sessiz” Euzubillahi meneşşeytânirracim.
Gusülde evvelâ abdest alınır.
Sonra ağız ve burun 3 er defa yıkanır bu farzdır.
Abdestte ağız ve burun yıkamak sünnettir.
Gusülde ağız yıkamağa "MAZMAZA" denir.
Bu olmadan gusül olmaz.
Sonra başından aşağı su dökülür.
Bu cesedin bir nevi istiğfarıdır.
Sonra sağ omuzdan, sonra sol omuzdan su dökülür.
Bunlar “Hafaza meleklerinin” tekrar sana yanaşmasının ve gusül yaptığının şahedetidir.
Cimâda hafaza melekleri ve bütün haramlarda içkide, kumarda, zinada çekilirler, onların çekildiği zaman insan mü’min değildir. Kâfirlerde, münkirlerde münafıklarda hafaza melekleri çekilirler.
"ZİNA YAPAN O ANDA MÜ’MİN DEĞİLDİR" Hadisi Serif.
Kadın olsun erkek olsun...
Hafaza meleklerinin çekilmesi Hakk’ın rahmetinin hududsuz olduğunu ilandır.
Kul tövbeye gitsin diye.
Livata yapanlar küfürdedirler.
Tövbeleri makbul değildir.
Av yaparken, abdestli olmak, Kurşun atarken veya hayvan ile avlarken, şahini salarken Bismillah.
Balık avlarken ağı veya oltayı atarken abdestli Bismillah...
Hayvan keserken, abdestli olmak lâzımdır.
Sesli başkasının ve hayvanın duyacağı şekilde : “BİSMİLLAH ALLAHU EKBER” “ALLAH” sessiz söylenecek.
“BEN BUNU YAPMIYORUM!” Demektir
Abdestsizken yemek yersen “TUZ” ile başla.
Ve sesli olarak Bismillah de.
Tuz ile başla. Ve sesli olarak “Bismillah! ” de.
Tuz ile değilse sessiz söyle.
Sebebini de sorma.
Abdestli iken de tuz ile başlamak ve tuz ile bitirmek iyidir ve sünnetir.
Abdestli yemek yemek, en doğrusudur.
“İYİ” dir, Sözünü İslâm lügatında ; çirkindir, fenâdır, iyidir Kelimelerinin anlaşıldığı mânâ değildir.
İyidir: Bunda Hakk’ın rızası var demektir.
Sünnet, Sünnet-i Resûl demektir.
"Su içerken iş bambaşkadır.
Abdestsiz olarak yalvarırım su içmeyin.
Sebebini de merak edip sormayın !.."
Suyu mümkünse oturarak, çökerek için :
"Bismillah yâ Rahmân !" deyin.
İçtikten sonra da : “VE CEALNÂ MİNEL MAİ KÜLLE ŞEYİN HAY” diyerek : “ELH AMDÜLİLLAH YÂ VÂCİD” söyleyin...
Sıcak ve soğuk suya, yemeğe üfürmeyin (soğutmak için.) Hadisi Şeriftir.
Üfürmekte nimete karşı ince bir hakaret ve hürmetsizlik gizlidir.
Bunu söyleyemem sebebi çok mühimdir, söyleneni yaparsanız iyi olur. Sözümüz o kadar...
Resûlü Ekrem'in bazı hadislerinde emir gizlidir.
“Yapınız !”.
Bazılarında da ihtiyar bırakılmıştır.
İhtiyara bırakmakda da büyük bir şey gizlidir.
Bu sebep bilinirse o Hadisin bildirdiği şey insana âdeta farz olur.
Terki, insanı felâkete götürür.
O zaman tahammülün üstünde bir yük olur.
Böyle hadisleri söyledikleri zaman sorulan suallere Resûlüllah cevap vermemişlerdir.
İbâdetlerde "Sünneti Müekkide" ve "Gayri Müekkide"ler vardır.
Tekid edilmiş yâni yapılması muhakkak lâzımdır.
Tekid edilmeyenlerde kendileri terk ederek ümmetine fazla külfet vermemişlerdir.
Bunların hakikati anlaşılırsa, o zaman insan tedirgin olur ve terkinde küfre bile gidebilir...
Küçük bir misal verelim :
1- Daima abdestli bulunmak.
2- Gece namazı kılmak.
3- Yerde yatmak. Resûlü Ekreme farzdır, ümmetine bir şey değildir.
Soğan ve sarımsak ve bazı gıdaları yemek Resûlü Ekreme haramdır. Ümmetine mübahtır.
Cünup olduğu zaman, gusül ümmetine farzdır.
Hakikatlara vukufu olan öyle büyük kullar vardır ki.
Hakk’ı bir an unuttukları zaman gusül etmeye mecbur olurlar. Bu gusül çok mühimdir.
Sorma! Sen bildiğin guslü yap o sana yeter artar bile...
Guslü icâb eden hallerde insan herşeyi unutur.
Kendini ve Hakk’ı dahi...
Ondan dolayı cesedin tövbesi için gusül emrolunmuştur.
Hakk’ın neden halkettiğini bildirmediği ve her şeyi ondan halkettiği su, ile yıkanmak emri bundan dolayıdır.
“Su içmesi men edilen bir hastanın diline su damlatılırsa ferahlar, neden?” bunda birşey gizlidir.
Su olmadığı zaman cesedin yaratıldığı, toprak, ile teyemmüm edilmesi bildirilmiştir.
Toprak olmasaydı.
Su görünmezdi.
Hakk suyu göstermek için toprağı halketti.
Su ile toprak sarmaş dolaş oldu.
Ve Hakk bu hakikati, Kadir bilen ahbaplığı sevdi, ondan insanı halketti.
Ve kendi emrinden bu hamura ruhu gönderdi.
Onun için toprak insana şöyle söyler :
“Allah seni benden yarattı. Yine bana vereceğini va’d etti. Borç vermekle ödenir.“
Bunda ince ilâhî bir haykırış gizlidir.
“Kudreti ilâhîye evvelâ sudan.
Sonra benden geçerek, insanda tecellî etti.
Yol o halde bendedir.
Tekrar oraya Benim yolumdan geçilerek gidilir.
Size temiz pak olarak karıştık, döndüğünde sende Bize temiz gelirsen ne sen ne de ben utanırız.
Huzurda...“
Allah suyu neden halkettiğini bildirmedi.
Beni neden halkettiğini hiç haber vermedi.
Biz Hakk’ın kudretinin bilinmeyen perdesiyiz...
Topraktan halkedildiniz.
Tekrar bize döneceksiniz.
Tekrar biz de, “Sur” ile dirilip Hakk’ın huzuruna hep birlikte çıkacağız.
Aman, bize sorulacak suallerde bizi müşkül duruma sokmayınız...
İndiilâhîde bizim şahâdetimiz çok makbul ve doğrudur.
Kâinâtta her şeye rızık bizden verilir.
Söylemiş ya bir Hakk dostu :
“Benim sadık dostum kara topraktır!“
Ayakta su içmek mecburiyetinde kalırsınız :
Sağ ayak başparmağını yukarı doğru kaldırıp :
“ALLAHÜMME SALLİ ALÂ MEN ŞEREBE KAİMEN VE KUUDEN” diyerek içmelidir.
Bu hadistir.
Sağ ayak başparmağını yukarı kaldırmakta “BABENSKΔ refleksi müsbettir.
Mide yolundan içilen su bağırsağa geçmez.
"TABES" denilen, hastalıkta mide plöründe şiddetli sancılar olur.
Bu plörün kapamasıdır.
Burada da babenski müsbettir.
Ayakta mide yolu açılır.
Su doğrudan bağırsağa geçer.
Parmağı yukarı kaldırırsan yol kapanır.
O an için su midede kalır...
En iyisi oturarak içmektir...
Besmele : Allah’ın kullara en büyük hediyesidir.
Hakk ile temas ve onun insana bahşettiği kudret ve kuvvetler, besmele kullanmak ile mümkündür.
Hakk’ın kudret ve güçlerini kullanmak için müsaade almaktır. Âdeta Hakk’ın kapısını çalmak bununla olur.
Bugün müslüman geçinenler Besmeleyi âdeta ağızlarında çiklet yapmışlardır.
Bu hal günahmıdır?.. Hayır...
Hakk’ın ismine birşey yapamazsın...
Fakat ondan zerre kadar fayda göremezsin...
Bu hal devam ederse cesedin utanır ve yavaş yavaş kendini helâka getirir. Seni...
Böyle olan “Sen” nedir bilirmisin?
Cesedin ile ruhun arasına giren “Nefis” sin.
Sen nefisle tamamiyle bitişiksin.
Âdeta osun.
Fakat sen değilsin...
Aynaya baktığın zaman kendinsin ama sen aynada görünen değilsin...
Hakk’ın kapısını çalmak besmele iledir.
Senin verdiğin kudretle senin yerine iş göreceğim müsaade et.
Kulların kapısını çalmakta selâm ile olur.
Evine girerken sol ayağını evvela çıkar, yere basmadan evin içine at. evin içine basarken “Selâmun aleykum” de..
Sağ ayağını da çıkarıp basarken bismillah söyle.
Çıkarken evinden ilk defa sağ ayağınla besmele çekerek çık!..
Arzuladığını ondan sonra oku...
"Esselâm" deme!..
Harf-i Târifli selâmın nerede söyleneceğini de öğren...
Benden değil!..
Kitaplardan, hocalardan.
Bana sorma seste çıkarma!
Benim sözlerim zordur.
O kadar!..
Ben ne sana benzerim nede sen bana!..
Bu bir makam veyahut kibir, büyüklük meselesi değildir.
Belki senin ayarına kadar bile ulaşamamış bir kulum...
Hakk katında ben bir hiçim.
Hakk’ın benim yanımdaki kıymetini çoğaltmağa çabalıyorum. Gölgesi görünmeyen Hakk’ın gölgesini takip ediyorum.
Saman çöpünde perdelenen zikri işitmezsen bile o zikri sezmeye çabala.
Her türlü ince bidatten, ince şirkten, ince haramdan kurtulmak lâzımdır.
"Esselâm" Allah’ın kulunu koruyan gizli ismidir.
Bu esmâdan dolayı biz :
“Selâmet ile git!”
Maasselâmi!
Hakk’ın hıfzı senin üzerinde olsun!
"Esselâm" esmâsının Melekleri seninle olsun!
Eskiden “sağlimen geldim!” diye telgraf veya mektup yazarlardı.
Bu, Allah'ın selâm esmâsının Melekleriyle geldim, getirildim.
Selâmet ile... Hakk’a bin şükür olsun demektir.
“Selâmün aleyküm. Esselâmu aleyküm.”
“Aleyküm selâm. Ve aleyküm selâm.”
Bunlarıda bugün dejenere ederek ağzımızda çiklet yaptık...
Bu hal hiç doğru değildir.
Ne yapalım dersen.
Her yerde söyleme.
"Merhaba" kâfidir.
Merhaba demek benden çekinme, bensen sana zarar gelmez demektir.
"Essalam" bilene söylersem iyi olur.
Bilmeyene söylemem.
Amma sende bilmiyorsun.
O halde "Merhaba" da kal!
Senin için iyi olur.
Eskiden sağ eli alına getirip ağıza doğru indirirlerdi.
Bir de ağızdan yukarı alına kaldırırlardı.
Bunların mânâları büyüktür.
Ne zaman öyle ve ne zaman böyle yapılır bilmek lâzımdır. Bugün dünya bunu bilmeyenlerle doludur.
Ondan dolayı bunun modası geçti diyorlar.
İyi diyorlar, zira insan hem kendi günaha girer ve küfre...
Bu senin, benim veya üç sapığın işi değildir.
Hakk istemedi.
Artık lâyık görmedi de bugünün insanlarından sildi...
Modası geçti diyorlar.
Buda çok iyidir.
Pirinç, ayıklanıyor, kimse farkında değildir.
Bu lafı bile anlamadınız.
Anlıyamazsınız!
Öğrenemezsiniz de!..
Yukarda dedik ya sözlerimiz zordur.
El ile selâmın "Nahr" ile alakası vardır.
Tekbir getirirken eller göğüs hizasına kaldırmak mânâsınadır.
Boğazlamak mânâsına değildir.
Bayram namazı ve kurban bayramında, Kurban kesmek Hakk’ında sarih bir emir olmadığı.
Yalnız bazıları Allah'dan başkası namına Kurban keserdi. Bunun ürerine Allah namına olması emrolundu.
Hazreti Ali efendimize nahr Hakk’ında sorulmuş ve bu cevabı vermişlerdir.
“Namaz kıl ve tekbir getirirken ellerini göğüs = Nahr hizasına kaldır!”
Resûlü Ekrem: “Yâ Cebrail, burada Nahr nedir?“
(Cebrail as) : “Yâ Resûlullah! Bu hayvan boğazlamak değildir.
Allah namaz için tekbir getirileceği zaman ellerini göğüs hizasına kadar kaldırmayı emrediyor.
Rüküda eğildiğinde de, secdeye vardığında da böyle yapacaksın...
Çünkü bu bizim ve yedikat gökteki Meleklerin namazıdır, selatıdır.
Her şeyin bir süsü vardır, namazın süsü ise her tekbirde elleri kaldırmaktır!“
"Bayram namazındaki tekbirleri düşünmek lâzımdır."
"AHKAMÜ’L- KUR’ÂN Fİ İHTİLAFI EİMME"
Vitir namazında : Üçüncü rekatta tekbir alıp Kunut duasını okumak.
Bu bambaşka bir tekbirdir.
Vitir namazı vâcibdir.
Bunun Hakk’ında bir çok rivâyet vardır.
Bu namaz “Tek” kılınır.
Yalnız teravih de cemaatle kılınır.
Bunun sebebi de mühimdir.
Öğrenmek lâzımdır.
Merak edersen, boş merak değil.
Öğrenirsen o namaza başka bir kıymet vermek gerekir ki ihmali insanı küfre götürür “YESTEHZİUN” zümresine sokar.
Onun için babandan öğrendiğini yap.
Bunlar Hakk’ında binlerce eser yazılmıştır, yıllarca evvel...
Bu kitaplar bugün çürümekte, bazıları güvelenmekte, rutubetten yazıları kaybolmadadır.
Anadolunun her köşesinde kütüphaneler tozlar içindedir.
Bunları bugün ancak meraklı ilim adamları belki inceleyebilirler.
O da bilselerdi…
Tarihe kızılmaz.
Aktörlerine kin beslenmez.
İlerleyiş sebeplerini gerileyiş sebeplerini düşünmek lâzımdır.
Mâziyi birden kötülemek doğru değildir.
Dededen kalma Örf âdetleri bırakmak ve değiştirmek hakiki insan işi değildir.
Taklid çok büyük helak vasıtasıdır.
Eski yazı ile bağlantımızdan ayrıldıkça tarihimizde, kültürümüzde kayboluyor ve olmuştur da...
Geçmişin sahifelerini çevirin!
Geçmişte güzel bir eskiyi güzel bir yeni yapın!
İnsanlık : Fâni insanın ölmezliğidir.
Örf ve âdetlerinizi öldürmeyin!.
Aynaya baktığınız zaman nasıl görünüyorsanız hiç olmazsa öyle görünün!..
Ayna hiç olmazsa yalan söylemez.
Allah’ın, Resûlullahın, herhangi bir gönül erinin yanında makam, mertebe, rütbe aramayın :
Onların sizin yanınızdaki kıymetini ölçün.
Çoğaltın o zaman hakiki kıymetinizi belki bulabilirsiniz...
"Hakk’a yakın olanlara Hakk, kul farkına varmadan onun matlubu içinde tecellî eder yâni arzusu ne ise onun içinde tecellî eder."
Bu sözü gönül ve akıl laboratuvarında en ince tahlilden geçirin.
Boş söz değildir.
Hemen anladımda deme çok düşün...
İçinde büyük bir yol bir müjde gizlidir.
Tekrar ediyorum anlaşılması güçtür.
Matematik problemi gibidir.
Bu problemin altında hakiki "Kul" gizlidir.
Onun nasıl olacağını bul!..
Nasıl bulacağım deme!
Hakk’ın emirlerini Resûlü Ekremin bildirdiklerini yap!..
Daima abdestli ol : Abdestsiz, konuşma, yeme, içme Böylelikle: Şeytan sana yanaşamaz...
Daima aklın değilse bile, cesedin huzurdadır.
Hafaza Melekleri seni daima korurlar.
Hafaza Melekleri nedir.
Biri sağda diğeri solda.
Omuz hizasında-dırlar.
Namazda onlara da selâm verilir.
Senin ruhun, Levhi Mahfuzdan, ana rahmine geldiğinde, onlarda birlikte gelirler.
Seninle birlikte büyürler.
Birlikte doğarlar.
Ruhunu teslim edinceye kadar seninle birliktedirler.
Bunların vazifeleri nelerdir.
Bildiğin kadar kâfi.
Bunların ne olduğunu, ne iş gördüklerini Hakk’ın emirlerini tamamiyle yaptığın zaman öğrenebilirsin...
Onları görüp anlayanlar, dünyada iken dünyayı terketmiş gibidirler...
Hırs bilmezler.
Bütün arzuları Hakk’ın arzularıdır.
Ne rızık verilirse ona şükrederler.
Hamd içindedirler...
Bilmezsin : Resûlü Ekrem yerde bir post üzerinde yaşardı... Yediği şeyler bugünün fakirinin bile anlayamayacağı tarzda idi.
Elbisesinde yama bile vardı.
Bu basit, sadelik içinde icâb ettiği zaman semâvâti gezerdi..
Şimdiki insanlara bak,
Evlerine bak, yediklerine göz at, hırslarına bak, arzularına bak, hareketlerine bak...
Çıldırmak işten bile değil...
Bir endişe, bir korku içindedirler.
Yek diğerine saldırıyorlar.
Hakk’tan uzak olduklarını bu halleriyle âdeta haykırıyorlar.
Besmeleyi hakkıyla söylemek nasibine Allah cümleyi kavuştursun!
Duamız bu olsun...
Tepkiniz nedir?






