“Ben Türk’üm”
“Ben Türk’üm”

"Ben Türküm"
Türk isminin kâmil, olgun insan manasına yani Muhammedi insan manasına geldiğini anladığımız zaman niçin Türk olmanın Türklüğün bir kavmiyetçilik değil, Allah ve Resul’üne layık bir yaşam sisteminin bir bakıma ismi olduğunu anlayacaksınız. Hazreti Mevlana’mızın “Ben Türküm!” demesindeki hakikat budur.
Türk milleti! özünle, gönül kulağınla dinle: Yüce Allah’ın senin uğruna cümle alem Ruşen, senin nurun olmadıkça aydın zannedilen gün bile kapkaranlık gecedir. Sana sığınmayan aslan dahi olsa sonunda korkudan tir, tir titreyen tavşana döner buyurdu. O yüce Peygamberimiz (s.a.v) sana bahşedilen Türk ismi için ne buyurmuştur? Buyurmuşlardır ki: “Ben Allah’ın yaratacağı aşkıyla cilalanmış, tertemiz saf bir aynayım. Bu yüzdendir ki bana bakanlar bu mücella aynada kendi yüzlerini, yüreklerini temaşa ederler. Türk gibi güzel ve aydınlık olanlar, bu nurdan, ışıktan olan aynada kendi güzelliklerini görürler.” Aynı nurun devamı olan gönüller sultanı Hz. Mevlana’mız da buyurmuşlar: “Şu sonsuz deryada akıp giden geminin manasına kaptanına Türk denir.” Türk elbette ki sureta yaşayanlara denilmez. O yüce mananın gerçeğini idrak ederek yaşayanlara sadece ‘Türk’ denilir.
Anlasaydık gerçekten “ Ne mutlu Türk’üm!” sözünü bir ayrılık, aykırılık için değil. Resulullah Efendimizin buyurduğu gibi o Türk gibi güzel, aydınlık olan, mana sahibi, olgun insana verilen isim olduğunu anlayacaktık ve biz basit sözler için birbirimize kırılmayacaktık.
Allah'a Emanet Olun.
Serdar KASMAN (MOLLAYUSUFOĞLU)
BÜYÜK BABA (EFE)
Tepkiniz nedir?






